geçen sene haziran ayında çanakkale'deki şehitliklere yaptığımız ziyarete kadar, bu savaş hakkında okuldaki tarih kitaplarında öğrendiğimiz resmi tarihten başka bir bilgim yoktu. benimde tarihle aram hiçbir zaman iyi olmamıştır. şehitliklere gidip seddül bahir, sargı yeri, conk bayırı, morto koyunu gördükçe, seyid onbaşı, yahya çavuş, mehmet çavuşları dinledikçe savaşın o inanılmaz dehşetini bir nebze olsun anlayabildim sanırım. kimi şehit oldu, kimi yetim kaldı, kimi evlatsız, kimi eşsiz. hele askerlerin annelerine, eşlerine yazdıkları mektupları, yaşanan mucizevi olayları duydukça kendimi tutamayıp ağlamıştım. çanakkale zaferi'nin 90. yıl dönümünde şehitlerimizi buradan rahmetle anıyorum.
...
...
vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor tevhid’i...
bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.
....
....
ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.
mehmet akif ersoy
not: fotoğraf buradan alınmıştır.
25 Aralık 2009 Cuma
çanakkale şehitlerine...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder